27 Ekim 2011 Perşembe

The Secret - Sır #7

Hazır derslerim muhteşem yoğunluğuna ulaşmamışken bu fırsatımı değerlendirmek istedim ve okul kütüphanesinin yolunu tuttum. Geçen dönemlerde de sürekli karşıma çıkan ve her defasında elime alıp baktığım ama nedense bir türlü alıp okuyamadığım bir kitap. Neden mi bahsediyorum? The Secret, yani Sır...

Okuduğum güzel mi güzel kitaplardan bir tanesi oldu kendisi... "Düşünce gücümüz"le neleri başarabildiğimiz ve tüm bunları nasıl gerçekleştirdiğimiz, değişik kişilerin görüşleriyle harmanlanıp bizlere sunulmuş. Çok fazla açıklamaya gerek duymuyorum...Buyrun, sizi daha fazla bekletmeden kitapta yer alan bazı cümlelerin yanına alayım :


Kitabın Adı : The Secret
Yazarı : Rhonda Byrne
Türkçeye Çeviren : Can Üstünuçar
Editör : Pantha Nirvano
Sayfa Sayısı : 198


1- Hayatınıza giren her şeyi, kendinize çeken siz kendinizsiniz...Bunu, zihninizde tuttuğunuz imgelerin erdemiyle,düşüncelerinizle yapıyor;zihninizden geçirdiklerinizi kendinize çekiyorsunuz.
2- Evrenin kusursuz düzeni,yasamınızın her anı,yaşadığınız her deneyim bu yasaya gore belirleniyor. Kim olursanız olun,nerede yasarsanız yasayın;tum yasantınız cekim yasası tarafından sekillendirilirken,bu herseye muktedir yasa,düşünceleriniz aracılığıyla isliyor. Çekim yasasını harekete geciren ise siz kendinizsiniz ve bunu düşüncelerinizi kullanarak yaparsınız.
3- Dilediğinizi kafanızın icinde sekilendirip, baskın düşünceniz haline getirdiğiniz taktirde onu mutlaka hayata geçirirsiniz.
4-Çekim yasası "benzer benzeri ceker" derken, sahip olduğunuz düşüncelerin,benzerlerini de kendinize çektiğinizi ifade eder.
5- İnsanların istediklerini elde edememelerinin tek sebebi,olmasını istedikleri şeyler yerine,olmasını istemedikleri şeyler uzerine düşünüyor olmalarıdır.
6- Olumsuz cümleler kurduğunuzda çekim yasası bunları şöyle kaydeder: 
a- "Sacımın kotu kesilmesini istemiyorum." / "Sacımın kotu kesilmesini istiyorum."
b-"Ertelenmek istemiyorum." / 'Ertelenmek istiyorum.'
c-O insanın bana kaba davranmasını istemiyorum. / " Onun ve başkalarının bana kaba davranmasını istiyorum."
7- Çekim kuvvetleri uykuya dalmadan önce düşündüklerimiz uzerinde çalışmaya devam ederler.Uyumadan önce iyi şeyler düşünmeye çalışın!
8- Bilmeniz gereken: Olumlu bir dusuncenin,olumsuz bir düşünceden yüz kat daha güçlü olduğunun ispatlandıgıdır.
9- Sizin ısrarla düşünerek çağırmadığınız hiçbir şey yaşamınıza giremez.
10- Gün boyu endişelenip kaygılandığınızda,bu duyguları artırarak hayatınıza cekersiniz.
11- İyi şeyler hissettiğinizde,Evren'den size geri gelen haber:"İyi şeyler düşünüyorsun"olur. Boy lece,hissettiğiniz olumsuz duyguların,Evren'in sizinle kurduğu bir iletisim olduğunu soyleyebiliriz.Evren size;"Dikkat!Su an düşündüğün şeyi değiştir.Olumsuz frekans kayıtta.Frekansı degistir.Dikkat!Geri sayım başlamıştır" diyor.
12- Güne güzel baslar ve o mutluluk duygusu icinde kalırsanız,herhangi bir şeyin ruh halinizi değiştirmesine izin vermediğiniz surece, çekim yasası geregince,yaşadığınız mutluluk duygusunu sürekli kılacak birçok durumu ve insanı kendinize cekersiniz.
13- Yaratım Sureci'nin,istediğiniz her şeyi yaratmanıza yardımcı olmak için uc basit adıma ayrılmıştır:iste,inan ve al.
14- İnanmak;istemiş olduğunuz şeyi şimdiden elde etmiş olduğunuzu düşünerek,öyleymiş gibi konuşup,öyleymiş gibi davranmayı da gerektirir. İsteklerinizi elde etmiş gibi frekans yaydığınızda,çekim yasası insanları,olayları ve koşulları harekete geçirerek arzunuza kavuşmanızı sağlayacaktır.Elde etmek aşaması ise,dilediğiniz gerçekleştiğinde hissedeceklerinizi hissetmeyi gerektirir. Şu an kendinizi iyi hissetmeniz,sizi dileginizle aynı frekansa getirir.
15- Kilo vermek için,"kilo vermeye" odaklanmak yerine,size goremukemmel kilonuz neyse ona odaklanın. Kendinizi mükemmel kilonuzdaymıssınız gibi hissettiginizde,bu kusursuz kiloyu kendinize cagıracaksınız.
16- Gununuzu,o gun yasamak istediklerinize dair onceden dusunerek tasarlayın,boylece hayatınızı da istekleriniz dogrultusunda tasarlamıs olacaksınız.
17-Her gunun sonunda,uykuya dalmadan once,o gun yasadıklarınızı dusunmeyi onerir ve istediginiz gibi gitmeyen bir olay ya da an olduysa,bunu da zihninizin icinde sizi mutlu edecek bicimde gelismis gibi yeniden dusunmenizi soyler, Neville Goddard.
18- Cekimi asıl yaratan,sadece goruntu veya dusunce degil,bunları hissetmektir. Bircok insan;"Olumlu seyler dusunmem ya da istedigimi aldıgımı zihnimde canlandırmam yeterli"diye dusunuyor; ama boyle yaparken,bolluk ve bereketi,sevgi ve sevinci hissetmezseniz,cekim kuvvetini olusturamazsınız.
19- Kendinizden siz sorumlusunuz.Once kendinizi donatmadıgınız surece,baskalarına verecek bir seyiniz olmaz.
20- Sizi yasamak istediklerinize goturecek kısayol, su an mutlu OLMANIZ ve mutlulugu HISSETMENIZDIR!

Keyifli okumalar...

15 Ekim 2011 Cumartesi

İlk Düşen Damlaya Merhaba Diyelim

Yazıma başlamadan önce kısa bir not düşmeliyim : Bu yazımı birkaç hafta önce yazmaya başladığım için zaman kavramını ona göre değerlendirmenizi rica ediyorum ;)

Güzel tatilimin sonuna doğru yaklaşıyorum. Okul zamanı yakındır yani... Her ne kadar doyasıya tatilin tadını çıkaran ender insanlardan biri olsam da içimde yine bir burukluk var. Gidecek olmanın verdiği hüznü içimde bir yerlerde taşıyorum. Aklıma geçirdiğim güzel, mutlu, huzurlu günleri getiriyorum. Kendimi teselli edecek cümleler kuramadığımda bu görüntüleri aklımdan bir bir geçiriyorum. Tekrar o an'a dönebilmek için... Zamanın ne kadar hızla geçtiği, günün sonunda saniyeler içerisinde batan Güneş'ten anlayabiliyorum mesela... Eski canlılığının yerini yavaş yavaş dinginliğe bırakışını..

Evet, yaz tatilim bitiyor  ve okulum açılıyor işte. Ders Seçim zamanı hiçbir sıkıntıyla karşılaşmadım. İstediğim dersleri rahatlıkla seçebildim. Bu konuda içim rahat etti. İnşallah ders zamanı da aynı düşüncelere sahip olurum :) Yüzdük yüzdük sonunda kuyruğuna geldik. 4. sınıf! Üniversite hayatımın son senesi...Hatta eğitim hayatımın son senesi! Yüksek lisans vs.nin hesaba katılmamış, saf hali tabii :)

Neyse canım, her güzel şeyin bir sonunun olduğunu biliyoruz. Mümkün mertebe onun yasını minimuma indirmek..Ânı tadabilmek asıl olan...

Geçtiğimiz hafta rotamız İçmeler'di. Günler öncesinde çeşitli uyarılar görüyordum Devlet Meteoroloji İşleri'nin sayfasında. Hafta ortasından itibaren yağışlı günlere merhaba diyecekmişiz. Yağmur, fırtına, sel, kara bulutlar, kasvetli hava...Bunların hiçbirini özlemesem de Ege'nin yağmurunun bir başka olduğunu biliyorum. Bu sebeple yağmasını bende çok istiyordum ve nitekim ilk yağmuru İçmeler'deyken gördük. Pek güzeldi pek ! :) Kendimizi bulduğumuz ilk kafeye attık.


Tam zamanında yerimizi almamızın huzuruyla çaylarımızı ısmarladık ve hep birlikte içtik. Aile dostlarımız da eşlik edip, bizleri mutlu ettiler. Yağan şiddetli yağmura, şimşeklerin gökyüzündeki dansına hepimiz tanık olduk. Gökgürültüsünün insanın içini cızlatan sesleriyle zaman zaman irkilsek de yağan yağmurun sesini dinlemek inanılmaz keyif vericiydi.


Yağmurun sona erdiği bir vakit, fırsat bu fırsat diyip kendimizi sahile attık. Doğanın yağmurdan sonraki dinginliğine, yer yer toprak kokusunun ciğerlerimize işleyişine, doğanın o kavurucu sıcaklardan bunalmış ve sonunda serinlemenin verdiği rahatlıkla yeşilinin asıl özüne kavuşmasına bir bir şahit olduk.


İçmeler'e ne zaman gitsem, yeşilliği beni benden alır. Dağların yeşilliği ile bütünleşince bambaşka bir hava yaratır...

Yürürken bol bol temiz alma fırsatını yakalamış olduk. Her nefes alışımızla ruhumuz beslendi. Günlük ağaçlarının da çevrede yaygın oluşu oksijenin daha bol olmasını sağladığından bu fırsatı kaçırmak olmazdı. Anadolu Günlük ağaçları dünyada yalnızca ülkemizde, Muğla ilimizin Marmaris, Fethiye, Köyceğiz ve Milas ilçelerinde yetiştirilmekteymiş. Merak edenleriniz üstte bulunan resmi inceleme altına alabilirler ;)


Deniz manzaralı odalarından bu muhteşem yağmuru izlemek isteyenleri balkonlarında keyif yaparken görebilirsiniz. Ellerinde sıcak mı sıcak kahvelerini yudumlayanlar mı desem, yoksa havanın serinliğini üzerlerine aldıkları hırkalarla hafiflemeye çalışanlar mı desem... :) 




Son zamanlardaki cibinlik merakımdaki ve sevgimdeki artışı resimlere de yansıtarak sizlerle paylaşmış bulunuyorum. Solda görmüş olduğunuz cibinlik : " Gardenya ".




Sağda görmüş olduğunuz cibinliğin adı ise : " Sardunya ". Ne kadar sevimli isimler koymuşlar ikisine de... Bugünlerde içini dolduracak birilerini bulamasa da, birkaç güne kalmaz yeniden cıvıl cıvıl insanları ağırlamaya devam ederler :)
Engelli Plajı yaz sezonunda engelli vatandaşlarımızın hizmetine açılıyormuş. Onların istek ve kullanımına uygun olarak dizayn edilmiş her şey. Vatandaşların sosyal yaşamdan kopmamasını sağlamak için her şey düşünülmüş anlayacağınız...


Yazımı duyarlı, sevimli kedicik resmiyle sonlandırmak istiyorum :) Hepinize kucak dolusu sevgiler ve mutlu haftasonları !