14 Mayıs 2013 Salı

Bugünlerde Ben..

Merhaba Blog Dünyası..

"Aldım elime kalemi yazmaya başladım." derdik eskiden, şimdilerde "Aldım elime klavyemi yazmaya başladım." diye modernize edilmiş bir şekilde açılış konuşmamı yapsam daha uygun olur :) 

Bildiğiniz gibi kitap okumayı (Bknz. Okuduğum kitaplar) ve onların içlerinde anlatılan değişik, farklı hikayelere yolculuk yapmayı çok seviyorum. Benim bu düşüncemi ve duygularımı eminim en iyi kitapsever diğer arkadaşlarım daha kolay anlayacaklardır. Bir kere o büyülü dünyanın tadına doğru bir kitapla başlangıç yapmışsanız, gerisi ilerleyen yıllarda da sizi takip etmeye devam ediyor.

Gönlüm şuraya iş-güçle meşgul demek isterdi ama bu isteğimi henüz gerçekleştiremedim. Doğru yerde ve doğru zamanda iş fırsatının kapımı çalmasını bekliyorum. Bu zorlu ve sıkıntılı dönemin de bir an evvel son bulmasını canı gönülden diliyorum. Evde olduğum zamanlarda ne yapsam ne yapsam diye dolanıp durmaktan bunalmaya başladım. Bütün yapılacak listesini tamamlayınca sıkılma süreci başlıyor bende ve bir süre sonra patlamaya ve ruhsal olarak da gerilmeye başlıyor insan. (Boş duramıyorum :)) Neyse ki son zamanlarda kaybetmiş olduğum kitap okuma sevgim yeniden kapımı çaldı galiba. Aman nazar değmesin diyelim! :) Okumaya başladığım kitap "Erkekler Mağara Adamından.." Elime geçti ve okumaya başladım. 160 sayfalık olması ise uzun bir aradan sonra iyi karar oldu. Kadın-Erkek ilişkilerinin kökenleri ve kurallarından bahsediyor. Henüz bitiremedim. Yazar bahsettiğine göre bu kitabı kendi hemcinsleri için yazmış ama biz bayanların da okumasında bir sakınca görmüyormuş. Bazı anlatılanlar doğru olsa da bazıları konusunda bu kadar emin olamayacağım. Kitabı yarım bırakma gibi huyum olmadığından bir şekilde okumaya devam ediyorum. (Böyle söylediğime bakmayın siz, hoşunuza gidebilecek yanları da söz konusu) Kimi zaman kızarak kimi zaman anlatılanlara gülerek okumaya devam ediyorum. Bakalım neler neler olacak daha :)

Ondan sonraki kitap okuma rotam Leyla'nın Evi ve Leyleklerin Uçuşu ile devam edecek. Bu kitabı bir an önce bitirip yeni kitaplarda hayat bulmak istiyorum :)

Sizce öncelikle hangi kitaptan başlamalıyım? Değerli görüşlerinizi bekliyor olacağım!

Sevgilerimle...

17 Nisan 2013 Çarşamba

Beni Mutlu Eden 90 Şey

Herkese Merhabaaaaaa...

Sanırım bu kadar uzun bir merhaba ile dikkat çekmem gerekiyordu ki sizlere kendimi hatırlatabileyim. Neredeyse bir sene olacak ben blog alemine elimi sürmeyeli. Bu süre içerisinde o kadar çok şey yaşandı ki, anlatabilmem sanırım mümkün değil. Onca ayı kısa kısa parçalar halinde bile anlatmak olanaksız, gerisini siz yorumlayın :) 

Kısa bir açıklama yapma gereği duyduktan sonra karşınıza yeni bir yazıyla çıkmak istedim. Bu yazıyı yazmamdaki istek, D&R'da kitaplar arasında kendimi kaybettiğim günde geldi ve ilham alıp düşüne düşüne yazmaya karar verdim.

Başlıktan da anlaşılacağı gibi "Beni Mutlu Eden 90 Şey" nedir, bunlara değineceğim. Bunları bir kenara not edeyim ki, mutsuz olduğum günlerde okuyup tekrar eski neşeme kavuşabileyim :)

Her zaman söylerlerdi de tamam der, geçerdim. İnsan hayatın her anında mutlu olmasını bilmeli, çünkü hayat çok kısa diye. Bazen öyle umutsuzluğa, karamsarlığa kapılıyoruz ki istemesek bile biz de bu düşünceyi yok sayabiliyoruz. Ki ben hayatta küçük şeylerle mutlu olmasını başarabilen biri olmama rağmen, gün geliyor bu girdabın içinde bende kendimi buluyorum. Neyse lafı uzatmayalım ve başlayalım: 

1- Ailem
2- Bir bahar günü sahilde uzun yürüyüş yapma, kumların üzerine oturup denizi izleme
3- Yaz mevsimi
4- Doğum günüm
5- Yeni yıla giriş
6- Soğuk bir günde gökyüzünde umutla parlayan güneş
7- Yaz yağmuru sonrasındaki koku
8- Yağmurlu bir günde sıcak çikolata 
9- Yıldızları izleme ( Dilek fırsatını kaçırmama uğruna ağrıyan bir adet boyun :)
10- Dondurma yeme
11- Kız kıza evde geçirilen bir akşam
12- Çarpıcı bir dedikodu duyma
13- Bir yabancının gülümsemesi
14- Espri yapmak ve güldürmek
15- Kendim hakkında bir şeyler fark etme
16- Hayal kurma
17- İltifat alma
18- Sevildiğini duymak
19- Bir topluluğun parçası olarak hissetme
20- Hızlı tren
21- Büyük kitapçılar
22- Genel olarak tüylü hayvanlar (Köpek, minik kedi, civciv gibi :)
23- Saçlarımın güzel-havalı olduğu günler
24- Burç yorumumu okuma ( Tabii o gün uymuyorsa birkaç gün burçla olan bağlantımın kesilmesi :-P )
25- Bisiklete binme
26- Bütün gece dans etme
27- Yatak odamın temiz olması
28- Yastığımın kokusu
29- İçeri girdiğim anda evimin sıcaklığı (Kış günlerinde)
30- Parkta salıncağa binme
31- Tatilde yabancıların havuzda bomba atlayışı :)
32- Oje sürdükten sonra el ve ayak tırnaklarımın görünüşü
33- Eski kitapların kokusu  (Bazı yeni kitaplar için de geçerli bu)
34- İlham verici sözler
35- Bir yığın kuru yaprağı tekmeleme
36- Yardıma ihtiyacı olan birine yardım etme
37- Ailemin ve arkadaşlarımın fotoğraflarına bakma / Fotoğraf albümlerime bakma
38- Yaz akşamlarında plajda oturma
39- Birisinin beni kahvaltıya vs çağırması
40- İlginç insanlarla tanışma
41- Fotoğraf çekme
42- Güzel rüya görme ve devam etmesi için gözlerini sımsıkı kapamaya çalışma :)
43- Diğer insanların değişik kahkahalarını duyma 
44- Sessiz bir gecede gök gürültüsü, cama vuran yağmurun sesi
45- Sevdiğim şarkıyı son ses dinleme ve söyleme
46- Büyüleyici bir manzara
47- Gökkuşağı
48- Kısa süreli uyku / Şekerleme yapma
49- İngiliz tarzı döşenmiş evler
50- Çalar saati kurmak zorunda olmama ve uyuma
51- Altı senedir aynı taşlı kotumu giyebilme :)
52- Yeni filmler
53- Uzun süredir kayıp arkadaşlarımdan gelen şaşırtıcı mesajlar 
54- Birinin sımsıkı, içten bir şekilde sarılması
55- En sevdiğim dizinin yeni bölümü
56- Taze kahve kokusu!!
57- Dakik olma
58- Süslenme -aşırıya kaçmadan-
59- Ailemi gururlandırma
60- Topuklu ayakkabılar -pek giyemesem de-
61- Yorucu ve yoğun bir işten sonra rahatlama hissi
62- İnsanların haklı olduğumu kabul ettiği an
63- Okuyarak geçen bir gün
64- Tek başına başarılı bir yemek yapma
65- 90'lar müziği
66- Tekrar çocuk gibi davranma / İçimdeki çocuğun ara sıra dışarı çıkmasını sağlama
67- Akşam bir arkadaşla yapılan sohbet, mesajlaşma
68- Yeni şeyler öğrenme
69- Güzel bir noktadan şehir ışıklarını izleme
70- Kayak yapma
71- Plajda deniz kabukları toplama
72- Yurt dışı seyahatleri
73- Aileyle geçirilen bir hafta sonu
74- Okul hayatımın bitmesine rağmen kırtasiye malzemeleri
75- Dalgaların sesi
76- Sürpriz yapılması
77- İndirim zamanında yapılan alışveriş :)
78- Yeni yerler keşfetmek
79- Ülkelerin tanıtıldığı programları izlemek
80- Odamı düzenlemek
81- Gün batımını izlemek
82- Sabah erken saatte ya da gece yapılan uzun yolculuklar
83- Tatil öncesi alınacak listesi oluşturma + valiz hazırlama
84- Hoş tesadüfler
85- Sütlü çikolata
86- Odamda mum yakmak
87- Yazarak kendimi daha iyi ifade edebilme
88- Hediye almak
89- Formumu her daim korumak ( Ortalama 45 kilo, +3 kiloya ihtiyaç var :) )

(Önem sırasına göre numaralandırma yapılmamıştır.)
(Listeme aklıma geldikçe eklemeler yapmaya devam edeceğim.)

Aklıma gelenler şimdilik bunlar. Eminim daha pek çok şey vardır. Ancak hafızamın şuanda dışa vurduğu mutluluklar bu şekilde ;)

Sizlerin mutluluk kaynakları neler?  Hangileriyle örtüşüyoruz şimdi siz söyleyin bakalım :)


8 Temmuz 2012 Pazar

Dereceyle Mezun Olmak, İşte Bu!!

Herkese merhaba!

Uzun zamandır yazmadığımın farkındayım. Ancak bu kadar uzun olabileceği aklımın ucundan bile geçmemişti. Tam 21 Şubat'tan bu yana yazmamışım! Ben bir iki aydır yazmıyorum diye düşünürken 4-5 aydır yazmıyormuşum meğer...

Yoğun geçen bir dönemi artık geride bıraktığımı söylersem yalan olmaz. Hemen her hafta en az bir vizeyle mücadele veriyordum. Boş günüm olduğu zaman, ben o günü mucize olarak adlandırıyordum. Ama öyle etrafta salına salına o mağaza benim bu mağaza senin şeklinde rahat rahat dolaşmak ya da istediğim bir romanı alıp köşemde okumak şeklinde değildi bu boş zamanlar. Amacım, tezim için gerekli bilgileri araştırmak ve bunları düzgün cümleler haline getirip anlamlı bir şekilde birleştirerek güzel bir kitapçık haline getirebilmekti. Bir yandan vizeler-ödevler, diğer yandan bitirme projesi derken final zamanı gelip çattı tabii. Yine kendimi şanslı sayabileceğim boş bir haftam vardı öncesinde, çalışabilmek için. O hafta da çalış çalış derken bir de baktım ki sınavlar da bitmiş. Ardından bitirme projesi için son düzenlemeler, kitapçık haline getirilirken fotokopicinin bilinçsiz davranışları nedeniyle bana stres dolu dakikalar yaşatması ve en sonunda kucağımda dört tane 100 sayfalık kitapla mutlu bir ben! :) İnanılmaz stresli bir dönem yaşadım diyebilirim. Belki de biraz hırs yaptım. Not ortalamam bu döneme kadar gayet iyiydi. Ben de bu son dönem deyip, aklımda şekillendirdiğim başarıyı elde etmeyi umarak çalışmaktan vazgeçmedim. Elbette bu durumda sadece ben değil, ailem de benimle birlikte stres altına girdi. Ama çok şükür ki, desteklerini hiçbir zaman benim üzerimden eksiltmediler. Bitirme Projesi sunumumu da başarılı bir şekilde gerçekleştirerek, üniversite hayatımdaki son görevimi de tamamlamış oldum. Sonunda doya doya, göğsü kabara kabara söyleyebiliyorum ki, artık MEZUNUM! :) Kulağa inanılmaz geliyor değil mi? Koskoca 4 sene nasıl geçti gibi basit, ama içinde derin anlam barındıran bir soru beliriveriyor insanın aklında. Evet, bol bol ve düzenli çalışma; arada üzerine serpiştirilen tatlı ve acı soslarıyla tam 4 sene geçti işte. Kep töreninde de dört sene boyunca gerçekleştirdiğim düzenli çalışmamın karşılığını, Bölüm ve Fakülte Üçüncüsü olarak aldığım plaket ve ödülle de taçlandırmış oldum. Benden mutlusu yok! :)) 
Alıntıdır.

Şimdi, uzun bir çalışma hayatı kucak açmış beni bekliyor. Ancak ben ondan önce uzun bir tatil yapmak ve kendimi yenilemek istiyorum! Sertap Erener'in de dediği gibi; "Kendime yeni bir BeN lazım!"

21 Şubat 2012 Salı

Bath & Body Works Alışverişim

Havalar tekrar soğumadan, hazır kendimi de iyi hissediyorken kendimi dışarı attım. Çok yorulsam da alışverişle bu yorgunluğum biraz daha hafifledi. Peki neler mi aldım? Giysi ve ayakkabı kısmını geçersek, cilt bakımına önem veren biri olaraktan Bath & Body Works mağazasına uğradım. Yanından geçerken kokusu beni cezbetti. Sonuç : Adımlarım beni yavaş yavaş oraya götürdü :)



Aslında bu postu birkaç hafta önce yazmaya başlamıştım. Fakat yoğun günler geçirince ve ürünleri biraz deneyip, yorumlarıyla/ilk izlenimlerimle sizlere sunmak istediğimden biraz aksattım. Bath & Body Works, günlük lüks bir spa deneyimi veya basit gündelik temizlik ihtiyacınızı hemen size sağlıyor.

Kokulu banyo sabunları, el sabunları, parfümler, losyonlar, banyo tuzları, mumlar ve çok daha fazlasına ulaşabilmeniz mümkün. Fiyatları kimine göre tuzlu gelse de zaman zaman yapılan indirimleri takip ederek siz de bu güzel ürünlere sahip olabilirsiniz ;)


Çeşit çeşit - Renk renk

Değişik ürünleri denemeye bayılırım. Ancak almadan önce de biraz tereddüt etmiyor değilim. Çünkü cilt konusunda biraz sıkıntı yaşıyorum. Kendisi kimi zaman yağlı kimi zaman da kuru olmayı tercih edince, almayı düşündüğüm ürünlerde bana seçim zorluğu yaşatıyor. Günü gününe uymuyor maalesef. Fakat yeni bir ürünü de ancak deneme-yanılma metoduyla elverişli olup olmayacağına karar verebilirsin, öyle değil mi? :)

Aldıklarım ;)
Epeydir peeling ve maske diye tuttururken, ikisine de aynı anda kavuşmanın mutluluğunu yaşadım :-P


1- Nar Turunç Süper Yumuşatıcı Yüz Scrub Ürünü : 
Avantajları : Ufak bir miktarıyla tüm yüze uygulayabiliyorum. Uygulama esnasında kokusu kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlıyor :) Yüzünüzü çizen ya da cildinize zarar veren bir peeling değil. 
Dezavantajları : İlk kullanımda cildimde kuruluk hissettim. Ancak nemlendirici kullanan biriyseniz bu durumu avantaja çevirebilirsiniz. 
Ne kadar? : 19 TL - İndirimli fiyatı: 9 TL -


2- Elma Çiçeği ve Turunç Süper Yumuşatıcı Yüz Scrub Ürünü : 
Avantajları : Elmanın yararlarını bilmeyeniniz yoktur sanıyorum. Hatırlamakta güçlük çekenlere ufak bir özet :  Enerji verir. Organizmaya çeşitli mineral ve vitaminler yükler. C vitamini deposudur. Detaylı bilgi için buyrun : Elma elma, söyle bana! :) 
Cildi yumuşatan, pürüzsüz yapan güzel bir ürün. 
Dezavantajları : Yukarıdakiyle aynı
Ne kadar? : 19 TL - İndirimli fiyatı: 9 TL -



3- Şeftali Turunç Tazeleyici ve Kusursuz Yüz Maskesi :
Avantajları : Yüzümü iyice makyajdan, kirden arındırdıktan sonra kuru cildime uyguluyorum. 10 dakika kadar yüzümde dans ediyor ve sonuç mükemmel yumuşaklıkta bir cilt! Aynı zamanda pembe yanaklara da sahip olmanızı sağlıyor. Bu ürünü tekrar kullanma ihtimalim var yani ;)
Dezavantajları : Yukarıdakiyle aynı
Ne kadar? : 19 TL - İndirimli fiyatı: 9 TL -

14 Şubat 2012 Salı

Bir Günün Özeti

Herkese merhaba! Yeni bir döneme başlangıç yapmama az kaldı. Yani yorucu günler yine beni esir alabilir gibi görünüyor. Bende bu günlere geri dönüş yapmadan evvel kaldığım yerden gezmeye devam ediyorum :)

Bugünkü durağımız İstanbul'un en eğlenceli alışveriş merkezlerinden birisi olan Cevahir'di. Toplam 6 kattan oluşan ve yaklaşık 280 mağazaya sahip bir yer. Bir gününüzü öldürmek istediğinizde tercih edebileceğiniz mekanlar listesine ekleyebilirsiniz kendisini ;)

Alıntıdır.

Gezecek olduğumuz yerleri karıştırmamak adına en alt kattan başlayarak en üst kata tırmandık :)

Alıntıdır.

İlk durağımız Koçtaş oldu. Beyaz eşyadan boyalara, duvar kağıtlarından çiçeklere ev için ihtiyaç olan her türlü yaratıcı materyale buradan ulaşabilmeniz mümkün. 
Alıntıdır.

Bir diğer sevdiğim mağaza ise " Tepe Home ". Mağazanın önünden geçerken birden ayaklarım beni mağazanın içine doğru sürüklemeye başladı :)

Alıntıdır.

İçeriye adımınızı attığınız anda hoş mum kokuları sizi kendisine çağırıyor ve soluğu burada alıyorsunuz : 

Yankee Candle

Eğer büyük mumlar tercihleriniz arasında yer almıyor ve küçük-orta boylarını yeterli buluyorsanız sizlere farklı alternatifler sunuyorlar;


Yankee Candle
Sadece mumlar mı? Mobilya ve ev aksesuarı perakendeciliği alanında faaliyet gösteren büyük bir mağaza Tepe Home...


Mutfağınıza yenilik katmaya ufak bir adımla başlayabilirsiniz ;) 



6 katı durmaksızın gezmek pek mümkün olmayacağından biraz nefes alabilmek adına kendinizi Özsüt'ün enfes tatlılarına ve çeşitli kahvelerine adayabilirsiniz :



Fransa'nın en büyük kahve üreticisi Cafés Richard ile iş birliği gerçekleştirerek Özsüt kahvelerine Fransız yorumu da katılmış. Kestane şurubuyla hazırlanan kahvesini mutlaka denemelisiniz!

Sıra geldi diğer mağazalara göz atmaya...

Stradivarius

İndirimlerrr...

Mudo City

Ve son olarak Zeynep Tunuslu ile söyleşi zamanıııı :)



Dopdolu bir günden bu kadar... Bir sonraki gezimizde buluşuncaya dek hoşçakalın ;)

11 Şubat 2012 Cumartesi

Mim - Kişisel Harem

Sevgili Sade ve Derin beni mimlemiş. Ne zamandır bir mimle karşılaşmıyordum. Tam umudumu kesiyorken karşıma mim çıktı. Teşekkürler Deep! :)

Konumuz : Kişisel Haremimiz. Bize arkadaş, dost, sevgili, eş vs. olmasını isteyebileceğimiz 10 kişiyi seçiyormuşuz. Bu mim'e erkek gözüyle bakarsak 10 bayan, bayan gözüyle bakarsak da 10 erkek seçiyoruz.

Şimdi sıra geldi ennn heyecanlı kısıma, yani seçim yapmaya :)

Daha önce hiç şunlar bunlar olsun diye aklımdan geçirmemiştim. Görünce ahh dediklerim olmuştur da, böyle liste haline getirmeyi hiç düşünmemiştim doğrusu. Biraz düşünelimmm ( Aşağıdaki isimler sıralamaya göre yazılmamıştır.:

1. Jim Sturgess : Son izlediğim filmler arasında yer alan " Bir Gün " filmi ile farkındalık uyandıran yakışıklı oyuncumuz :) İlk başlardaki tavırlarını tasvip etmesem de sonradan kanım ısınmaya başlamıştı. Tabii bu izlenime sadece tek filmle kapıldığımı belirtmekte yarar var ;)



2. ve 3. Duncan James Matthew & Lee Ryan : Bir zamanlar şarkılarını dinlemekten ve dans etmekten keyif aldığım bir grubun üyesiydiler. Lee Ryan, bebek yüzlü olmasıyla ilgimi çeken biriydi. Duncan ise, hmm, nasıl derler bilemedim, yakışıklı, karizmatik.. :) Detaylı bilgi için Tık Tık : Blue
Dipnot : Resimleri araştırırken dikkatimi çekti. Blue grubu 2001 yılında kurulmuş. İnanamadım zamanın bu kadar hızlı geçebildiğine!! Hala şoktayım :-O
















4. Kıvanç Tatlıtuğ : Türkiye'nin gururu :-P Allah özene bezene yaratmış denir ya, aynen öyle. Sarışın ve renkli gözlü ( yeşil, mavi..) olan kişilere ilgim hala devam ediyor :) " Kuzey Güney " dizisinde de oyunculuğunu bir kat daha sevdim. Oldukça başarılı...


5. Buğra Gülsoy :Kuzey Güney " dizisinden bir oyuncu daha.. Şimdi farkına varıyorum. Bir grup ya da dizi ya da film beğendiğimde içinden genellikle iki kişiyi beğeniyormuşum. Bilmediğim özelliğimi keşfettim :-P


6. Barış Kılıç : "Adını Feriha Koydum" ( Evet, bende izliyorum! Son zamanlarda biraz saçmalamaya başlasa da :) ) dizisi ile kendisini tanımış bulunuyorum. Yüz hatları, bakışları vs. hoş işte canım aaaa :))


Bizden 10 tane yazmamızı istemişler, ancak aklıma gelenler yalnızca bunlar... 

Ben de bu eğlenceli mimi beni takip eden tüm bloggerlara armağan ediyorum! ;)

2 Şubat 2012 Perşembe

Dudak Bakımım - Burt's Bees

Amerika'nın sevilen markalarından biri olan Burt's Bees'in yeni adresi Türkiye olmuş. Soğuk kış günlerinde çatlayan dudakların görünümünü oldum olası hiç sevmemişimdir. Bir de rujunuzu sürdükten sonra oluşabilecek o fena görünümden bahsetmek bile istemiyorum.

Burt's Bees'in Diğer Ürünleri

Burt's Bees'in ilginç de bir hikayesi var... Burt's Bees hikayesi yaklaşık 27 yıl önce "Bal Arısı" ile başlamış. Amerikalı arıcı Burt Shavitz, yolda giderken otostop çeken bir ressamla karşılaşmış ve bayanı aracına almış. Tanışma evresinden sonra, ressam bayanın doğal kişisel bakım ürünleri geliştirmek istediğini öğrenmiş ve böylece fikirlerini birleştirme kararı almışlar. Burt'un bal arılarıyla olan hikayesi büyük bir yankı uyandırmış. Baş koydukları bu yolda hızla büyüyen bal mumu üretimi işi bütün dünyayı etkisi altına almış ve doğal kişisel bakım markası haline gelmiş. Arıların ve doğanın mucizesine olan inançları sonsuzmuş. Bu tutkulu inançları ile güzellik ürünleri konusunda yeni bir yaklaşıma öncülük etmişler. Söylentilere göre bu ortakların arası şu sıralar biraz limoniymiş :)


Nar Özlü Dudak Bakımı
Gelelim benim bu ürünle karşılaşma hikayeme :-P Birkaç ay önce Boyner'de gezerken karşılaştığım ve gözlerimin parıldamasına neden olan bir dudak koruyucusudur kendisi :) Yabancı arkadaşlarımın da yanlarından hiç ayırmadıkları bir ürün olduğu için ve sürekli öneride bulunmalarından dolayı görünce büyük bir sevinç yaşadım. Üç farklı çeşidi vardı : Nar özlü, ballı ve balmumlu ( Beeswax ). Tercihim balmumlu olan taraftan olsa da nar özlüyü aldım. ( Nedenini bende bilmiyorum :) ) Şuanda oldukça memnunum. Gerek gün içerisinde gerekse gece yatmadan önce kullanıyorum. Ertesi güne yumuşacık dudaklarla uyanıyorsunuz ;)
Fiyatı : 9.90 TL

Kar bir çok planımıza gölge düşürmüş olabilir ama en azından güzelliğimize gölge düşürmesine engel olabiliriz, öyle değil mi ? ;)

31 Ocak 2012 Salı

Ne İzlesem? - Bir Gün ( One Day )

Kar yağmadı dediniz dediniz sonunda yağdı. Hem de hiç durmadan, gün boyunca... Bu durumdan mutlu muyum? Hayır.. Aslında kar yağarken yürümeyi ve pencereden onun farklı şekillerde yeryüzüne  inişini izlemeye bayılırım. Fakat hasta olan biri için tüm bu güzellikler sadece pencere arkasında kalıyor...

Dün doktora gittiğim için yılın ilk karına merhaba diyebildim. Kendisi nazik dokunuşlarıyla karşıladı beni. Süreyi uzatabilmek için adımları yavaşlattım, kimi yerde de durup izledim bir süre. O birkaç dakika bile beni mutlu etmeye yetti. Tabii sadece dün için. Peki ya bugün? Yine evde ve elimde mendillerimle aşk yaşadım. Bir kitap bir bilgisayar, bir kitap bir bilgisayar şeklinde günümü geçirdim diyebilirim. Ha bir de bir ara kitap okurken uyuyakalmışım. "Ne yapsam?" soruları beynimin içinde uçuşmaya başlar başlamaz, bende film izlemeye karar verdim. Bugünkü filmimiz : Bir Gün ( One Day ) 


Yapım : 2011 - ABD
Yönetmen : Lone Scherfig
Senaryo (+ Kitap ) : David Nicholls
Tür : Dram, Romantik , Komedi
Süre : 108 dakika

Her ne kadar filmleri oyuncularına göre seçmesem de, sevdiğim ve güzel/yakışıklı oyuncuların yer aldığı filmleri hemen hemen her zaman büyük bir keyifli izlemişimdir. Bahsettiğim film de onlardan biri oldu böylelikle. Anne Hathaway & Jim Sturgess'ten bahsediyorum. Zaten Anne Hathaway'in duru güzelliğini sözcüklerle vurgulamam pek mümkün değil. Resmine bakıp, yorumu içşel olarak yapabilirsiniz ;) : 

Anne Hathaway ( 1982 )
Kendisini bu filmle tanıdığım ve bende beğeni yaratan hoş ve yakışıklı oyuncumuz : 


Jim Sturgess ( 1982 )
Bu oyuncularımız filmde Emma ve Dexter'a hayat veriyor. 1988 yılındaki mezuniyet balosunda ilk kez tanışıyorlar. O tarihten itibaren yılda yalnızca bir kez - 15 Temmuz - birbirlerini görmeye başlıyorlar. Bu süreç yalnızca birkaç yılla sınırlı kalmıyor, tam 20 yıl sürüyor... Yaşamın insanlara neler sunduğunu ve onlardan neler aldığını gösteren, sevgi ve arkadaşlık üzerine kurulu filmlerden biri. Yüzünüzde tebessüm oluşturan bölümler olsa da, duygusal anların yoğunlukta olduğunu söylemek mümkün...


Emma ile Dexter tanıştıktan sonra aralarında ufak bir kıvılcım olsa da Dexter'ın isteği üzerine 'arkadaş' olarak devam etmeye karar verirler..Aslında bu karara Emma pek sıcak bakmamış, sadece onaylamak zorunda kalmıştır. İkisi birbirine zıt karakterlerdir. Emma ( Em ); ciddi, düzenli bir yaşamı olan biridir. Dexter ( Dex ) ise; anı yaşayan, ciddiyetten uzak biridir...İkili kendi hayatlarını yaşasalar da yılın sadece bir gününü kendilerine ayırıp, tüm yaşadıklarını anlatıyorlar, hayatlarındaki değişimleri gözlemliyorlar. Peki ya sonra bu ikili arasında neler oluyor? İşte bu noktada içimden geçenleri bir bir dökmek istiyorum, ama susmak zorundayım maalesef.

"Bir Gün" kitabını okuma fırsatını bulamasam bile eminim ki yazılı olarak da hemen hemen aynı hissi uyandıracağından hiç şüphe duymuyorum. Gerçekten hoş, izlenilesi bir film...
...Keyifli seyirler...

Filmin Müzikleri : 
- Talkin 'Bout A Revolution by Tracy Chapman
- Sowing The Seeds of Love by Tears for Tears
- Cielito Lindo by Dante Concha
- Born of Frustration by James
- Joy by François Feldman
- Rhythm of the Night by Corona
- Sparkling Day by Elvis Costelio
** One Day - We Had Today by Rachel Portman ( Favorim ) ;)

30 Ocak 2012 Pazartesi

Seyir Dolu Pazar'lar - Devamı -

Seyir Dolu Pazar'lar kısmından devam etmek istiyordum. Fakat çook uzun bir yazıyla karşılaşıp da sizleri korkutmaktan çekindim :)

Gelelim ikinci kısıma... Filmi bitirdikten sonra, o keyifle bir başka film arayışına girdim. İkinci sefer bulduğum filmin ismi ise " I me Wed ". Yani, Evlen Benimle...

Pembe rengini seven biri olarak dikkatimi çekti hemen :) Konusuna da göz attık mı bu iş tamam dedim ve izlemeye başladım. Yıl olarak değerlendirecek olursak biraz eski, 2007 yapımı bir film..
Yönetmen : Craig Pryce
Oyuncular : Erica Durance , Meaghan Rath, Thelma Farmer, Cara Pifko, Catherine Thurlow, Thom Allison, Natalie Brown, Sean Tucker... 
Türü : Komedi, Romantik 

Üzerinde fazla yoğunlaşarak izlemenizi gerektirecek bir film değil. Hafif, sevimli ve eğlenceli bir film ;)
Isabel Darden ( Erica Durance ), hayatında hemen hemen  her şeye sahip, 30 yaşında, güzel, alımlı bir bayan. Binaların restorasyon işleriyle uğraşmaktadır. Hayatında her şey yolunda gidiyor gibi gözükse de çevresindekiler ( annesi ve tüm arkadaşları ) ona , sürekli evlenmesi konusunda baskı yapmaktadır. Bunun için en yakın arkadaşları tüm fırsatları kollamaktadır. Bu durumdan sıkılan ve kendisine yöneltilen evlenme sorularından bunalan Isabel, kendisiyle evlenme kararı almaktadır. Bu durumu, çevresindekiler oldukça tuhaf karşılamaktadır. Vermiş olduğu bu kararın ardından gelen ilginç ve de eğlenceli olaylar anlatılmaktadır.

Daha fazla bilgi vermek istemiyor ve sizi filmle baş başa bırakıyorum. Keyifli seyirler... 


29 Ocak 2012 Pazar

Seyir Dolu Pazar'lar

Son birkaç gündür evden dışarı çıkamıyorum. Havalar, buzdolabın buzluk bölümünü andırıyor resmen. Bende grip olduğum için evde sıkışıp kaldım. Evde olmak çok güzel, seviyorum. Fakat günün yarısına gelince yapılacak listesindekilerin hepsi hemen hemen bitmiş oluyor ve bir süre sonra sıkılmaya başlıyor insan. Ben de aynı bu durumu yaşadım bugün. Kendime "Ne yapsam? Ne yaparsam mutlu olurum?" sorularını yönelttim ve en iyisinin bugünümü doyasıya film izlemek için ayırmaya karar verdim. Malum havalar soğuk, yanınızda size eşlik eden kahve kokusuyla birlikte muhteşem bir film izlemek kulağa cazip gelmiyor mu? Bana geldi ve film arşivlerini araştırmaya başladım. Aslında okul zamanı izlemeyi düşündüğüm pek çok film vardı. Fakat herhangi bir yere not almadığım için unutup gitmişim. Hal böyle olunca aklını çalıştır Lolita dedim. Neyseki beni mahçup etmedi aklım ve dedi ki "Niye blog arkadaşlarının bloglarına bir göz atmıyorsun?" İşte o zaman başımın tam üstünde bir ampul yandı ve doğru blog sayfama girip araştırmalara başladım ;-P Sevgili Giz'in güzel blogunda bir film çarptı gözüme. İsmi : Midnight in Paris. Yani, Paris'te Gece Yarısı... 


2011 yılı Amerika Birleşik Devletleri yapımı bir film. Türü ; dram, fantastik, komedi, romantik...Saatlerce ekran karşısında oturmaktan hoşlanmayanlar için de ideal bir süresi var; ortalama 90 dakika ;) 
Senaryo : Woody Allen
Oyuncular : Adrien Brody ( Salvador ) , Rachel McAdams ( Inez ) , Marion Cotillard ( Muse ) , Owen Wilson ( Gil ) , Michael Sheen ( Paul )

Filmin konusu ve bu konunun işlenişi bakımından diğerlerinden oldukça farklı.. Romantik bir filmi çağrıştıran isme sahip olsa da buna kanmamak gerekiyor. Çünkü film o tür beklentilerinize yanıt vermeyen bir film. İzlemeden önce duyurmakta yarar var :) Genel olarak konusundan bahsetmek gerekirse; işi nedeniyle Paris'e gelen bir ailenin başından geçen olaylar ve bu olayların yaşamlarındaki yansımalarını anlatıyor. Bir nevi bulunduğu çağın karmaşıklığından uzaklaşıp, geçmişe doğru yapılan bir yolculuk gibi, taa 1920'lere kadar.. Özellikle bunu Gil isimli roman yazarının daha çok hissettiğini görüyoruz. Her ne kadar fantastik filmlere pek sıcak bakmasam da bu film, benim için dönüm noktası oldu diyebilirim. Çünkü fantastik adı çerçevesinde işlenen konu oldukça farklı. O hayal dünyasının içinden gerçeğe dair kırıntılar bulabiliyorsunuz. Ayrıca ince bir mizah anlayışı da söz konusu. Kısacası beğenerek izlediğim bir film oldu ;)

Film hakkında daha detaylı bilgi vermem gerekirse, Midnight in Paris filminin fragmanı Cannes Film Festivali'nin açılışında da gösterilmiş.Kadrosunda ünlü isimleri de barındırıyor; Rachel McAdams gibi.. Kendisini The Notebook adlı filmden hatırlayanlarınız vardır mutlaka ;) Oyuncularının dışında dikkati en çok Paris çekiyor. İzlerken Paris'i gezmiş gibi oluyorsunuz...Hoş vakit geçirmenizi sağlayacak, yer yer güldürecek ve bilgilendirecek bir film. Tavsiye ederim, keyifli seyirler ;)





28 Ocak 2012 Cumartesi

Grip Oldum, Bravo Bana!

Ne kadar bahtsız bedeviyim ben böyle.. Tatilimin ilk günü hasta oldum, iyi mi! Önce hafif boğazım gıcıklanmaya başladı. Boğazım her ne kadar gıcıklık yapsa da, ben dayanamadım ve ona sprey sıktım. Hiç üşenmeden, sabah akşam ikişer fıs fıs :) Ertesi gün daha iyiydi. Tabii ben sevinç çığlıkları atıyorum. Ama erken atmaya başlamışım o çığlıkları.. Bilgisayar başında bir o site bir bu site derken, "haaa...haaaah...haaapşuuuuuuu..." ile başladı her şey. Gün boyu devam etti tabii. Sonrasında, bir yanımda bilgisayar bir yanımda mendiller adeta bütün olduk. 
By AlliePieGal
Üzerinizden uzak olsun ama belki isteyenleriniz olur :-P 

Malzemelerim :
- Bazen kafasına göre akan bazen de tıkanan bir burun
- Tam hapşıracak gibi olup hapşıramamak ya da art arda hapşırmak için bir ağız
- Kimi zaman yanan ya da yaşaran gözler ( genellikle tek göz olur )
- Bitkin bir vücut
Yapılışı : 
Bütün malzemeleri birkaç dakika mikserle karıştırmanız yeterli... Afiyet olsun! :))

26 Ocak 2012 Perşembe

Bittiii...Bittiii...BİTTİ !!

Bu kız delirdi diyorsunuzdur muhtemelen başlığı görünce :) Hayır hayır tam olarak delirmedim. Tam delirme evresine geçmeden tatile girdim! :) Zorlu bir final dönemini daha temiz bir şekilde atlatmış bulunuyorum. Nasıl geçti o günler anlatamam. Şimdi anlatırsam gece gece içinizi şişirmiş olurum. Malum az sonra birçoğunuz yataklarınıza doğru yola çıkacaksınız :) Kabuslara sebebiyet vermek istemem :-P ( Düşünceli Lolita, mihii ^^ ) 

Önümde çooook uzun bir tatil var demek isterdi bu gönül, ama yok ne yazık ki.. Sınavlarım öyle geniş çaplı zamanda oldu ki, bana düşen sadece 2 hafta oldu. İki hafta sonra tekrar kafamı defter ve kitapların arasına gömeceğim gibi görünüyor. Neyse şimdi o evreye geçiş yapmayayım. O gün gelince ben size bol bol stres yüklerim, içinizi ferah tutun :-D

Bu tatilde yapmak istediklerim var elbette. İyi bir şekilde değerlendirmek istiyorum. Her günümü dolu dolu yaşamak...Sınav döneminde kaçırdıklarımı tekrar yakalamak istiyorum. İstiyorum da istiyorum işte :)


Aslında tam bir liste oluşturmadım şuanda...Yalnız aklımdakileri kaba taslak aktarabilirim diye düşünüyorum :
1- Bol bol uyumak! Enerji depolayıp güne merhaba demek.
2- Bol bol gezmek! Hatta alışveriş çılgınlığı yapmak :) Gezilmedik yer, AVM vs. bırakmamak
3- İstediğim kitabı almak ve onu okuyup bitirmek
4- İzlemek isteyip de izleyemediğim dizileri izlemek
5- Saç, yüz, vücut bakımımı kontrol altına almak ( son zamanlarda pek bakmaz oldum kendime )
6- Kilo almak! Evet, yanlış duymadınız. Biraz sıkıntım var bu konuda...( Sağlıklı önerilerinize açığım ;) )
7- Bol su tüketmek.. Hemen herkesin söylediği gibi, her gün 2 litre su içmeyi alışkanlık haline getirmek. En azından bunun için çaba sarfetmek...
8- Bloguma fırsat buldukça yazı yazmak
9- İnternette siteden siteye sincap misali zıplamak
10- Valla 10.maddeyi bulamadım daha :)

Yani durum bundan ibaret can ciğer kuzu sarmalarım :-P Gelişmelerden haberdar olmak için lütfen takipte kalın!