31 Ocak 2012 Salı

Ne İzlesem? - Bir Gün ( One Day )

Kar yağmadı dediniz dediniz sonunda yağdı. Hem de hiç durmadan, gün boyunca... Bu durumdan mutlu muyum? Hayır.. Aslında kar yağarken yürümeyi ve pencereden onun farklı şekillerde yeryüzüne  inişini izlemeye bayılırım. Fakat hasta olan biri için tüm bu güzellikler sadece pencere arkasında kalıyor...

Dün doktora gittiğim için yılın ilk karına merhaba diyebildim. Kendisi nazik dokunuşlarıyla karşıladı beni. Süreyi uzatabilmek için adımları yavaşlattım, kimi yerde de durup izledim bir süre. O birkaç dakika bile beni mutlu etmeye yetti. Tabii sadece dün için. Peki ya bugün? Yine evde ve elimde mendillerimle aşk yaşadım. Bir kitap bir bilgisayar, bir kitap bir bilgisayar şeklinde günümü geçirdim diyebilirim. Ha bir de bir ara kitap okurken uyuyakalmışım. "Ne yapsam?" soruları beynimin içinde uçuşmaya başlar başlamaz, bende film izlemeye karar verdim. Bugünkü filmimiz : Bir Gün ( One Day ) 


Yapım : 2011 - ABD
Yönetmen : Lone Scherfig
Senaryo (+ Kitap ) : David Nicholls
Tür : Dram, Romantik , Komedi
Süre : 108 dakika

Her ne kadar filmleri oyuncularına göre seçmesem de, sevdiğim ve güzel/yakışıklı oyuncuların yer aldığı filmleri hemen hemen her zaman büyük bir keyifli izlemişimdir. Bahsettiğim film de onlardan biri oldu böylelikle. Anne Hathaway & Jim Sturgess'ten bahsediyorum. Zaten Anne Hathaway'in duru güzelliğini sözcüklerle vurgulamam pek mümkün değil. Resmine bakıp, yorumu içşel olarak yapabilirsiniz ;) : 

Anne Hathaway ( 1982 )
Kendisini bu filmle tanıdığım ve bende beğeni yaratan hoş ve yakışıklı oyuncumuz : 


Jim Sturgess ( 1982 )
Bu oyuncularımız filmde Emma ve Dexter'a hayat veriyor. 1988 yılındaki mezuniyet balosunda ilk kez tanışıyorlar. O tarihten itibaren yılda yalnızca bir kez - 15 Temmuz - birbirlerini görmeye başlıyorlar. Bu süreç yalnızca birkaç yılla sınırlı kalmıyor, tam 20 yıl sürüyor... Yaşamın insanlara neler sunduğunu ve onlardan neler aldığını gösteren, sevgi ve arkadaşlık üzerine kurulu filmlerden biri. Yüzünüzde tebessüm oluşturan bölümler olsa da, duygusal anların yoğunlukta olduğunu söylemek mümkün...


Emma ile Dexter tanıştıktan sonra aralarında ufak bir kıvılcım olsa da Dexter'ın isteği üzerine 'arkadaş' olarak devam etmeye karar verirler..Aslında bu karara Emma pek sıcak bakmamış, sadece onaylamak zorunda kalmıştır. İkisi birbirine zıt karakterlerdir. Emma ( Em ); ciddi, düzenli bir yaşamı olan biridir. Dexter ( Dex ) ise; anı yaşayan, ciddiyetten uzak biridir...İkili kendi hayatlarını yaşasalar da yılın sadece bir gününü kendilerine ayırıp, tüm yaşadıklarını anlatıyorlar, hayatlarındaki değişimleri gözlemliyorlar. Peki ya sonra bu ikili arasında neler oluyor? İşte bu noktada içimden geçenleri bir bir dökmek istiyorum, ama susmak zorundayım maalesef.

"Bir Gün" kitabını okuma fırsatını bulamasam bile eminim ki yazılı olarak da hemen hemen aynı hissi uyandıracağından hiç şüphe duymuyorum. Gerçekten hoş, izlenilesi bir film...
...Keyifli seyirler...

Filmin Müzikleri : 
- Talkin 'Bout A Revolution by Tracy Chapman
- Sowing The Seeds of Love by Tears for Tears
- Cielito Lindo by Dante Concha
- Born of Frustration by James
- Joy by François Feldman
- Rhythm of the Night by Corona
- Sparkling Day by Elvis Costelio
** One Day - We Had Today by Rachel Portman ( Favorim ) ;)

30 Ocak 2012 Pazartesi

Seyir Dolu Pazar'lar - Devamı -

Seyir Dolu Pazar'lar kısmından devam etmek istiyordum. Fakat çook uzun bir yazıyla karşılaşıp da sizleri korkutmaktan çekindim :)

Gelelim ikinci kısıma... Filmi bitirdikten sonra, o keyifle bir başka film arayışına girdim. İkinci sefer bulduğum filmin ismi ise " I me Wed ". Yani, Evlen Benimle...

Pembe rengini seven biri olarak dikkatimi çekti hemen :) Konusuna da göz attık mı bu iş tamam dedim ve izlemeye başladım. Yıl olarak değerlendirecek olursak biraz eski, 2007 yapımı bir film..
Yönetmen : Craig Pryce
Oyuncular : Erica Durance , Meaghan Rath, Thelma Farmer, Cara Pifko, Catherine Thurlow, Thom Allison, Natalie Brown, Sean Tucker... 
Türü : Komedi, Romantik 

Üzerinde fazla yoğunlaşarak izlemenizi gerektirecek bir film değil. Hafif, sevimli ve eğlenceli bir film ;)
Isabel Darden ( Erica Durance ), hayatında hemen hemen  her şeye sahip, 30 yaşında, güzel, alımlı bir bayan. Binaların restorasyon işleriyle uğraşmaktadır. Hayatında her şey yolunda gidiyor gibi gözükse de çevresindekiler ( annesi ve tüm arkadaşları ) ona , sürekli evlenmesi konusunda baskı yapmaktadır. Bunun için en yakın arkadaşları tüm fırsatları kollamaktadır. Bu durumdan sıkılan ve kendisine yöneltilen evlenme sorularından bunalan Isabel, kendisiyle evlenme kararı almaktadır. Bu durumu, çevresindekiler oldukça tuhaf karşılamaktadır. Vermiş olduğu bu kararın ardından gelen ilginç ve de eğlenceli olaylar anlatılmaktadır.

Daha fazla bilgi vermek istemiyor ve sizi filmle baş başa bırakıyorum. Keyifli seyirler... 


29 Ocak 2012 Pazar

Seyir Dolu Pazar'lar

Son birkaç gündür evden dışarı çıkamıyorum. Havalar, buzdolabın buzluk bölümünü andırıyor resmen. Bende grip olduğum için evde sıkışıp kaldım. Evde olmak çok güzel, seviyorum. Fakat günün yarısına gelince yapılacak listesindekilerin hepsi hemen hemen bitmiş oluyor ve bir süre sonra sıkılmaya başlıyor insan. Ben de aynı bu durumu yaşadım bugün. Kendime "Ne yapsam? Ne yaparsam mutlu olurum?" sorularını yönelttim ve en iyisinin bugünümü doyasıya film izlemek için ayırmaya karar verdim. Malum havalar soğuk, yanınızda size eşlik eden kahve kokusuyla birlikte muhteşem bir film izlemek kulağa cazip gelmiyor mu? Bana geldi ve film arşivlerini araştırmaya başladım. Aslında okul zamanı izlemeyi düşündüğüm pek çok film vardı. Fakat herhangi bir yere not almadığım için unutup gitmişim. Hal böyle olunca aklını çalıştır Lolita dedim. Neyseki beni mahçup etmedi aklım ve dedi ki "Niye blog arkadaşlarının bloglarına bir göz atmıyorsun?" İşte o zaman başımın tam üstünde bir ampul yandı ve doğru blog sayfama girip araştırmalara başladım ;-P Sevgili Giz'in güzel blogunda bir film çarptı gözüme. İsmi : Midnight in Paris. Yani, Paris'te Gece Yarısı... 


2011 yılı Amerika Birleşik Devletleri yapımı bir film. Türü ; dram, fantastik, komedi, romantik...Saatlerce ekran karşısında oturmaktan hoşlanmayanlar için de ideal bir süresi var; ortalama 90 dakika ;) 
Senaryo : Woody Allen
Oyuncular : Adrien Brody ( Salvador ) , Rachel McAdams ( Inez ) , Marion Cotillard ( Muse ) , Owen Wilson ( Gil ) , Michael Sheen ( Paul )

Filmin konusu ve bu konunun işlenişi bakımından diğerlerinden oldukça farklı.. Romantik bir filmi çağrıştıran isme sahip olsa da buna kanmamak gerekiyor. Çünkü film o tür beklentilerinize yanıt vermeyen bir film. İzlemeden önce duyurmakta yarar var :) Genel olarak konusundan bahsetmek gerekirse; işi nedeniyle Paris'e gelen bir ailenin başından geçen olaylar ve bu olayların yaşamlarındaki yansımalarını anlatıyor. Bir nevi bulunduğu çağın karmaşıklığından uzaklaşıp, geçmişe doğru yapılan bir yolculuk gibi, taa 1920'lere kadar.. Özellikle bunu Gil isimli roman yazarının daha çok hissettiğini görüyoruz. Her ne kadar fantastik filmlere pek sıcak bakmasam da bu film, benim için dönüm noktası oldu diyebilirim. Çünkü fantastik adı çerçevesinde işlenen konu oldukça farklı. O hayal dünyasının içinden gerçeğe dair kırıntılar bulabiliyorsunuz. Ayrıca ince bir mizah anlayışı da söz konusu. Kısacası beğenerek izlediğim bir film oldu ;)

Film hakkında daha detaylı bilgi vermem gerekirse, Midnight in Paris filminin fragmanı Cannes Film Festivali'nin açılışında da gösterilmiş.Kadrosunda ünlü isimleri de barındırıyor; Rachel McAdams gibi.. Kendisini The Notebook adlı filmden hatırlayanlarınız vardır mutlaka ;) Oyuncularının dışında dikkati en çok Paris çekiyor. İzlerken Paris'i gezmiş gibi oluyorsunuz...Hoş vakit geçirmenizi sağlayacak, yer yer güldürecek ve bilgilendirecek bir film. Tavsiye ederim, keyifli seyirler ;)





28 Ocak 2012 Cumartesi

Grip Oldum, Bravo Bana!

Ne kadar bahtsız bedeviyim ben böyle.. Tatilimin ilk günü hasta oldum, iyi mi! Önce hafif boğazım gıcıklanmaya başladı. Boğazım her ne kadar gıcıklık yapsa da, ben dayanamadım ve ona sprey sıktım. Hiç üşenmeden, sabah akşam ikişer fıs fıs :) Ertesi gün daha iyiydi. Tabii ben sevinç çığlıkları atıyorum. Ama erken atmaya başlamışım o çığlıkları.. Bilgisayar başında bir o site bir bu site derken, "haaa...haaaah...haaapşuuuuuuu..." ile başladı her şey. Gün boyu devam etti tabii. Sonrasında, bir yanımda bilgisayar bir yanımda mendiller adeta bütün olduk. 
By AlliePieGal
Üzerinizden uzak olsun ama belki isteyenleriniz olur :-P 

Malzemelerim :
- Bazen kafasına göre akan bazen de tıkanan bir burun
- Tam hapşıracak gibi olup hapşıramamak ya da art arda hapşırmak için bir ağız
- Kimi zaman yanan ya da yaşaran gözler ( genellikle tek göz olur )
- Bitkin bir vücut
Yapılışı : 
Bütün malzemeleri birkaç dakika mikserle karıştırmanız yeterli... Afiyet olsun! :))

26 Ocak 2012 Perşembe

Bittiii...Bittiii...BİTTİ !!

Bu kız delirdi diyorsunuzdur muhtemelen başlığı görünce :) Hayır hayır tam olarak delirmedim. Tam delirme evresine geçmeden tatile girdim! :) Zorlu bir final dönemini daha temiz bir şekilde atlatmış bulunuyorum. Nasıl geçti o günler anlatamam. Şimdi anlatırsam gece gece içinizi şişirmiş olurum. Malum az sonra birçoğunuz yataklarınıza doğru yola çıkacaksınız :) Kabuslara sebebiyet vermek istemem :-P ( Düşünceli Lolita, mihii ^^ ) 

Önümde çooook uzun bir tatil var demek isterdi bu gönül, ama yok ne yazık ki.. Sınavlarım öyle geniş çaplı zamanda oldu ki, bana düşen sadece 2 hafta oldu. İki hafta sonra tekrar kafamı defter ve kitapların arasına gömeceğim gibi görünüyor. Neyse şimdi o evreye geçiş yapmayayım. O gün gelince ben size bol bol stres yüklerim, içinizi ferah tutun :-D

Bu tatilde yapmak istediklerim var elbette. İyi bir şekilde değerlendirmek istiyorum. Her günümü dolu dolu yaşamak...Sınav döneminde kaçırdıklarımı tekrar yakalamak istiyorum. İstiyorum da istiyorum işte :)


Aslında tam bir liste oluşturmadım şuanda...Yalnız aklımdakileri kaba taslak aktarabilirim diye düşünüyorum :
1- Bol bol uyumak! Enerji depolayıp güne merhaba demek.
2- Bol bol gezmek! Hatta alışveriş çılgınlığı yapmak :) Gezilmedik yer, AVM vs. bırakmamak
3- İstediğim kitabı almak ve onu okuyup bitirmek
4- İzlemek isteyip de izleyemediğim dizileri izlemek
5- Saç, yüz, vücut bakımımı kontrol altına almak ( son zamanlarda pek bakmaz oldum kendime )
6- Kilo almak! Evet, yanlış duymadınız. Biraz sıkıntım var bu konuda...( Sağlıklı önerilerinize açığım ;) )
7- Bol su tüketmek.. Hemen herkesin söylediği gibi, her gün 2 litre su içmeyi alışkanlık haline getirmek. En azından bunun için çaba sarfetmek...
8- Bloguma fırsat buldukça yazı yazmak
9- İnternette siteden siteye sincap misali zıplamak
10- Valla 10.maddeyi bulamadım daha :)

Yani durum bundan ibaret can ciğer kuzu sarmalarım :-P Gelişmelerden haberdar olmak için lütfen takipte kalın!