29 Ocak 2012 Pazar

Seyir Dolu Pazar'lar

Son birkaç gündür evden dışarı çıkamıyorum. Havalar, buzdolabın buzluk bölümünü andırıyor resmen. Bende grip olduğum için evde sıkışıp kaldım. Evde olmak çok güzel, seviyorum. Fakat günün yarısına gelince yapılacak listesindekilerin hepsi hemen hemen bitmiş oluyor ve bir süre sonra sıkılmaya başlıyor insan. Ben de aynı bu durumu yaşadım bugün. Kendime "Ne yapsam? Ne yaparsam mutlu olurum?" sorularını yönelttim ve en iyisinin bugünümü doyasıya film izlemek için ayırmaya karar verdim. Malum havalar soğuk, yanınızda size eşlik eden kahve kokusuyla birlikte muhteşem bir film izlemek kulağa cazip gelmiyor mu? Bana geldi ve film arşivlerini araştırmaya başladım. Aslında okul zamanı izlemeyi düşündüğüm pek çok film vardı. Fakat herhangi bir yere not almadığım için unutup gitmişim. Hal böyle olunca aklını çalıştır Lolita dedim. Neyseki beni mahçup etmedi aklım ve dedi ki "Niye blog arkadaşlarının bloglarına bir göz atmıyorsun?" İşte o zaman başımın tam üstünde bir ampul yandı ve doğru blog sayfama girip araştırmalara başladım ;-P Sevgili Giz'in güzel blogunda bir film çarptı gözüme. İsmi : Midnight in Paris. Yani, Paris'te Gece Yarısı... 


2011 yılı Amerika Birleşik Devletleri yapımı bir film. Türü ; dram, fantastik, komedi, romantik...Saatlerce ekran karşısında oturmaktan hoşlanmayanlar için de ideal bir süresi var; ortalama 90 dakika ;) 
Senaryo : Woody Allen
Oyuncular : Adrien Brody ( Salvador ) , Rachel McAdams ( Inez ) , Marion Cotillard ( Muse ) , Owen Wilson ( Gil ) , Michael Sheen ( Paul )

Filmin konusu ve bu konunun işlenişi bakımından diğerlerinden oldukça farklı.. Romantik bir filmi çağrıştıran isme sahip olsa da buna kanmamak gerekiyor. Çünkü film o tür beklentilerinize yanıt vermeyen bir film. İzlemeden önce duyurmakta yarar var :) Genel olarak konusundan bahsetmek gerekirse; işi nedeniyle Paris'e gelen bir ailenin başından geçen olaylar ve bu olayların yaşamlarındaki yansımalarını anlatıyor. Bir nevi bulunduğu çağın karmaşıklığından uzaklaşıp, geçmişe doğru yapılan bir yolculuk gibi, taa 1920'lere kadar.. Özellikle bunu Gil isimli roman yazarının daha çok hissettiğini görüyoruz. Her ne kadar fantastik filmlere pek sıcak bakmasam da bu film, benim için dönüm noktası oldu diyebilirim. Çünkü fantastik adı çerçevesinde işlenen konu oldukça farklı. O hayal dünyasının içinden gerçeğe dair kırıntılar bulabiliyorsunuz. Ayrıca ince bir mizah anlayışı da söz konusu. Kısacası beğenerek izlediğim bir film oldu ;)

Film hakkında daha detaylı bilgi vermem gerekirse, Midnight in Paris filminin fragmanı Cannes Film Festivali'nin açılışında da gösterilmiş.Kadrosunda ünlü isimleri de barındırıyor; Rachel McAdams gibi.. Kendisini The Notebook adlı filmden hatırlayanlarınız vardır mutlaka ;) Oyuncularının dışında dikkati en çok Paris çekiyor. İzlerken Paris'i gezmiş gibi oluyorsunuz...Hoş vakit geçirmenizi sağlayacak, yer yer güldürecek ve bilgilendirecek bir film. Tavsiye ederim, keyifli seyirler ;)





Hiç yorum yok: